Milli tenisçi İpek Öz, Türk tenisinin yeterince başarılı olamamasının antrenör eksikliğinden kaynaklandığını deklare etti.
İpek, Türkiye’nin dünyaca ünlü raketlere sahip olabileceğine inandığını ancak Türk antrenör sıkıntısı yaşadıklarını söyledi.
Antrenör eksikliği nedeniyle sporcuların yurt dışına yönelmesinin maliyetleri artırdığını belirten İpek, Türk antrenörlerle ve antrenmanlarla iyi tenisçilerin çıkabileceğini düşündüğünü dile getirdi. Ayrıca, ailelerin çocuklara tenisten zevk almayı öğretmesinin önemine vurgu yaptı ve hedefinin grand slam kazanmak olduğunu söyledi.
İsveç’te düzenlenen toplam 40 bin dolar ödüllü Ystad Turnuvası’nda profesyonel kariyerinin en önemli şampiyonluğuna ulaşan İpek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’nin de dünyaca ünlü raketlere sahip olabileceğine inandığını ama Türk antrenör sıkıntısı yaşadıklarını söyledi.
Sporcuların, antrenör eksikliği nedeniyle yurt dışına yöneldiğini ve bunun maliyetleri çok yükselttiğini anlatan İpek, “Kesinlikle antrenörümüz yok. Türk tenisinde sorun burada. Türk antrenör sıkıntısını çok yaşıyoruz ve yurt dışına yönelmek zorunda kalıyoruz. Piyasa çok pahalı. Antrenörlerin günlük ücretleri 200 avrodan başlıyor. Çok fazla para harcaman gerekiyor. Tenisi herkes oynayabilir ama profesyonel olabilir mi? Bu, gerçekten soru işareti. Tesislerimiz gayet güzel ancak içi boş. Türk antrenör lazım. Romanya’dan antrenör getiriyorum. Maaşını veriyorum ama tüm masraflarını da ben karşılıyorum. Masraf böylece çok yükseliyor. Böyle çok büyük bir sorunumuz var. Bilinçli antrenörlerle ve antrenmanlarla çok iyi tenisçilerin çıkabileceğini düşünüyorum. Yurt dışında tanınan bir antrenör olmak isteyen insanlar lazım.” değerlendirmesinde bulundu.
“Diğer sporlarda kulüp sana antrenör verir, kullanırsın.” diyen İpek Öz, şöyle devam etti:
“Ben antrenör bulurum. Bana antrenör veren biri yok. Tüm takımımı kendim oluşturmam gerekiyor. Bu, çok zor. Sponsorluk kısmı zor. Senelik 120-130 bin dolar harcıyoruz. Bunu karşılamak çok zor. Bunu şirketlere anlatıyoruz, bir şey duydum ve bayağı üzüldüm. ‘Güreşçi olsan sana tüm parayı akıtmıştım ama maalesef bu tenis’ dedi. Tenis sadece Türkiye’de çok popüler değil. Bu yüzden hiç kimse yardım etmek istemiyor. Ön yargı var. Sanırım bunu yıkmamız gerekiyor.”
“Alcaraz’ı herkes niye çok sempatik buluyor, çünkü kortta gülüyor. Zevk aldığını görüyoruz”
Ailelerin iyi bir tenisçi yetiştirmede önemine de değinen İpek, şunları kaydetti:
“Ailenin çocuğu rahat bırakması ve tenisten zevk aldığını öğretmesi gerekiyor. Alcaraz’ı herkes niye çok sempatik buluyor, çünkü kortta gülüyor. Zevk aldığını görüyoruz. Onu izleyen insan da kendisini iyi hissediyor. Çok güzel şeyler yapıyor. Keyif alarak yapmış ki hiç kasılmıyor. Yaptığı işten çok memnun. Ailenin ve antrenörün çocuğa bunu aşılaması gerekiyor. Zevk almak çok önemli.”
“İsveç’teki şampiyonluk benim için çok güzeldi”
İpek Öz, Türk tenisinin yakın zamanda önemli başarılar elde edebileceğine inandığını belirtti.
İpek, İsveç’te düzenlenen toplamda 40 bin dolar ödüllü Ystad W40 turnuvasındaki şampiyonluğun kendisini çok memnun ettiğini dile getirdi.
Sezona istediği gibi başladığının altını çizen 23 yaşındaki raket, “İsveç’teki şampiyonluk benim için çok güzeldi. Son 1 ay çok güzel geçti. Emeklerimin karşılığını aldığım bir hafta oldu. Aldığım üst üste güzel sonuçlarla öz güvenim arttı. Böyle giderse yani böyle bir turnuvada iyi sonuç almam halinde Amerika Açık’a kesin gidiyorum. İlk hedefim grand slam elemelerine geri dönmek. Umarım çok güzel yerlere gider. Şu an çok keyif alıyorum. Olimpiyatlara kadar gitmesini çok isterim.” diye konuştu.
“Hedefim grand slam kazanmak”
Türkiye’nin de dünyaca ünlü raketlere sahip olabileceğini, bunun çok da uzakta olmadığını kaydeden İpek, şöyle konuştu:
“Dünyaca ünlü tenisçimiz şu anda da olabilir. İki sene önce aynı turnuvalarda oynadığımız insanları şu an ilk 20’de görüyoruz. Bu, çok ütopik bir şey değil. Hepimizde bu kapasite var. 2-3 seneye neden olmasın. Bir gün bunun olacağına inanıyorum. Benim hedefim ilk başta kendi en yüksek sıralamamı geçmek. İkinci hedefim ilk 150. Sonra ilk 100, grand slam tablosu ve orada kalıcı olmak. Tabii ki grand slam kazanmak.”
